8 Kasım 2015 Pazar


"Kasım'da Şirinyer başkaymış"


TJK'nın yarış basınını misafir edeceğini öğrendiğim günden itibaren başlayan heyecan, 6 Kasım Cuma günü İzmir'e hareket için Veliefendi'deki toplanma anıyla birlikte iyiden iyiye artmaya başladı. Uzun süredir gitmeyi düşündüğüm İzmir'e, en sevdiğim aktivite (at yarışları) için gidiyordum. Üstelik bir çok üstad ile birlikte..

Üstad denilince her konuda, herkesin aklına farklı isimler gelebilir. At yarışlarını en sevdiği aktivite olarak gören ve kendince yorumlarını önceleri arkadaş ve aile arasında anlatan, sonraları ise sosyal medya sayesinde Twitter'da, blogda ve son olarak TJK resmi sitesinde "At yarışı yazan" biri olarak da Reşat Köstem benim için üstaddır diyebilirim. Öyle ki lise yıllarında kış günleri ders çıkışında akranlarım kafelere, sinemalara giderken ben Dubai koşularını izlemek için TV karşısına geçer, üstadın yorumlarını dinlerdim. Ve İzmir yolculuğu için havalimanına gider iken "Geçen hafta programda American Pharoah'ı getirdiniz" diyerek gülümsemesi, beni son zamanlarda en mutlu eden anlardan birisidir. Malumunuz kolay değildir üstad gördüğünüz kişinin sizin programınızı izlemesi ve bunu dile getirmesi..

Havaalanı'nda denk geldiğimiz usta jokey Ertül Cankılıç ve spiker abimiz Zadik Gökoğlu'nun da güzel anılarıyla uçak saatini beklerken, akabinde Atatürk Havalimanı'ndan başlayan yolculuk sonlandığında saatler 16.00'ya doğru geliyordu. Evet, 2 yaşlıların finali Sakarya Koşusu da bir kaç saat önce ayrıldığımız Veliefendi Hipodromu'nda başlamak üzereydi. Biz Şirinyer'e vardığımız anda Graystorm'un liderliğinde koşu başlamıştı. "İlk 400'ü :24 geçti, şaka gibi!" nidalarıyla bir yandan koşuyu telefondan izlerken, diğer yandan ilk kez Şirinyer'in havasını soluyordum.

Graystorm'un şaşırtan tempolarla gelen galibiyeti, artık yerini bambaşka bir heyecan olan İzmir'in açılış gününe, yani Şirinyer'e bıraktı. Daha önce gelmediğim için bilmediğim değişiklikler konuşulurken, beton olduğunu söylenen alan artık piknik alanı haline getirilmiş ve yarışseverler erken saatlerden itibaren ikramların da başladığı bölümde piknik alanını iyice doldurmaya başlamıştı. Veliefendi'den farklı olarak gözlemlediğim ilk anektod ise ailelerin daha fazla katılım göstermiş olmasıydı. Açılış gününde çocuklara yönelik etkinliklerin fazla olması tabi bunun belki de en büyük etkeniydi.

Koşuların başlamasıyla birlikte heyecan Şirinyer'de iyice artmaya başladı. Yine Veliefendi'deki atmosferden farklı olarak, zeminden koşu çok iyi görülemezken tribünlerden görünüm ise tek kelimeyle harikaydı! İzmir'in bilinen o "taraftar" dediğimiz yarışseverleri haftaiçi olmasına rağmen tribünleri yine doldurmuş, çok önemli koşular programda olmamasına rağmen Grup koşulardan farksız bir ortamı oluşturmuştu çoktan. Öte yandan İstanbul'dan gelen yarış basını olarak koşuları takip ettiğimiz Şeref Tribünü'ndeki karşılamanın güzelliğini tarif edecek söz yok diyerekten ben gördüklerimi anlatmaya devam edeyim. Türkiye Jokey Kulübü'nün misafirlerine gösterdiği ilgiye tanık olduk diyebilirim bu konuda.

Şirinyer'de Veliefendi'nin aksine henüz Wifi bulunmaması önemli bir dezavantaj diyebilirim. "Buna mı takıldın?" diyebilirsiniz belki fakat sene 2016 olacak ve bence genç kitlenin at yarışlarına katılımını sorguladığımız şu aşamada benim için kaydadeğer bir konudur bu. Wifi önemli..

Yarışlara dönecek olursak, padok alanının beklediğimin aksine sakin olduğunu söylebilirim. Yani heyecan daha önce bulunduğum Veliefendi ve Kartepe Hipodromları'nın aksine burada startla birlikte başlayıp, fotoda bitiyor anlaşılan. Ama son düzlükteki de ne heyecan! Orası ayrı tabi.

Bilen bilir İzmir denilince akla boyoz ve çiğdem ile birlikte ilk gelen isimler efsane spikerler Tanzer Parlar ve Hüseyin Derya Keçici oluyor. Dolayısıyla İzmir'e gelmişken müthiş iki abimizi görmeden gitmek olmaz diye düşündüm. TJK'da işinin erbabı basın görevlisi olan, adamın hası Erdem Vurgun abimle yanlarına gittiğimizde iki spiker abimizle de sohbet etme fırsatımız oldu. Tanzer ağabeyin "Geçen Cumartesi zap yaparken sizin Breeders' Cup programına denk geldim ve muhabbet o kadar sardı ki kanalı değiştiremedim" demesi benim moral ve motivasyonu iyice yükseltti diyebilirim. Aynı gün içinde ikinci kez işinin ustalarından övgü dolu sözler duyuyordum.


İzmir'in yenilenen ve şimdilik kaba görünse de 1-2 yağmur düştükten sonra çok daha güzel hale gelmesi muhtemel kum pistinde Sheilla, Uçankarınca, Gold Account, Time Attack, takip listemizdeki Flawless Victory, Santa Clara ile Umnise'nin (ki 6'lım bu ayaktan düştü) kazandığı koşuların ardından Gripin de konser öncesi salondaki yerini aldı. Bu süreçte röportaj verirlerken, grubun 4 üyesi ile de fotoğraf çekilip, sohbet etme şansım da oldu. Böylece güne olan puanım da iyice arttı tabi.

Gripin atlarla birlikte sahneye gelip, konserine başladıktan sonra bir kaç şarkıya eşlik ettik ve artık Güzel İzmir'den güzel anılarla ayrılma vakti gelmişti. Konser ve tüm sosyal aktiviteler koşularla birlikte açılış gününün şüphesiz en güzel olaylardı. Her ne kadar konser alanı bu kez seyircilere uzak kalmış olsa da geçen yıl Flo Rida ve Murat Boz, bu yıl ise Gripin gibi özellikle biz gençlere hitap eden isimlerin hipodromlarda ücretsiz konser vermeleri çok güzel hareketler. Türk Sanat Müziği'ne de, Halk Müziği'ne de saygımız vardır, elbette folklor, türküler, seyislerin yarışmaları da önemlidir fakat gençleri hipodromlara getirmek, at yarışlarının kumar olmadığı bu kitleye ispat etmek isteniyorsa bu tarz aktivitelerin sayısı artmalıdır. Malumunuz çocuklar sokakta futbol, basketbol oynayarak büyürken, at yarışlarının kumar olduğu algısı oluşturuluyor. Dolayısıyla bu kitle ilerleyen yıllarda "kumar" olarak bildiği at yarışlarına değil "spor" olarak bildiği İddaa'ya katılım gösteriyor. Bu algıyı da değiştirmek ancak ve ancak konunun yetkililerinin bu tarz sosyal aktiviteleri arttırmasıyla mümkün diye düşünüyorum.

Tekrar güne dönecek olursak aynı ekip ile, hava trafiği nedeniyle gece geç saatlere kadar süren yolculuk sonunda İstanbul'a vardık. Yola çıktığımız mekana, yani biz yarışseverlerin mabedi Veliefendi'ye gece 02.30 gibi dönünce tüm güzel anılar taze iken bile "Veliefendi başka be abi" dedik birbirimize.. 

Her güzel şeye, her güzel anıya rağmen.. 

Yıllardır büyük heyecanla gelip, bir çok kez mutsuz ayrılmamıza rağmen:

"Veliefendi bambaşka be abi!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder